SONBAHAR MART'I
SÖYLE
Bir
Şeyler düşünüyorsun besbelli
Besbelli
gözlerinden seviyorsun.
Bir
şeyler düşünüyorsun
Anlıyorum
Söylemiyorsun
Çocuk
değilsin artık,büyüdün
Bakışların
bir değiştiki sorma
Büyük
şeyler düşünüyorsun
Düşündüklerini
anlatsana Biliyorum !
Neden
ağlamaya hazır gözlerin
Saçların
dağınık yüzün sapsarı
Gel
bu mevsimleri unut
Geçip
gidelim bu kumsalları.
SENİ
SEVDİĞİMİ SÖYLEYECEĞİM
Kapıları
kapatın !
Pencerelerden
bakmasın kimseler
Utanıyorum.
Karanlık
bu saatlerde güzel
Yaprak
gibi kuş gibi olsan
Yeterki
bir canda ufacık yüreğin
Nasılda
yaşamak istiyor insan.
Sevdikçe
daha güzel cümle saatler
Söylemesem
öleceğim
Kapıları
kapatın
Kimseler
duymasın
Utanıyorum
Seni
sevdiğimi söyleyeceğim.
SANA
Bir
kalem bir kağıt ile sana
Bir
fincan çayım bir tek sigaram
Kokusu
sinmiş odamın her hücresine
Bütün
duygularımlahissettim seni
Sanmaki
sevgilerimden bir damlasını dahi
Bırakıpta
kapadım gözlerimi
Ağzımın
sıcaklığını sana hissettirmenin hülyasıyla
Yok
etmeden uyudum dudağımın kenarındaki
Varmış
gibi izini
Bütün
zamanlar içindeki sevginin böylesini
Seninle
yaşadım kadehin son damlası kadar.
Filizlenip
yeşerecek.O günlerin sabahında gülüm.
BELKİ
Senin
uykularınında
Öylesine
karanlık olmasını isterdim
Öylesine
uzun öylesine hasret
Belki
çektiklerimi anlardın o zaman
Belki
!!
Rüyama
girdiğin geceler
Belki
bilmeni isterdim rüyadan çıkmadan
Ve belki
Yağmur
yağdığı zamanlar
Duyduklarımı
duyabilseydin taneler arasında
Kalbimi
verebilirdim sana
Teredütsüz
söyleyebilirdim sana belki
Seni
çok sevdiğimi
BEN
DERDİMİ KİME DİYEM
Dağlar
sana söz söylerem
Yüreğime
söz geçiremem
Bırak
beni yârime gidem
Ben
derdimi kime diyem.
Dağların
yolu amansız
Olurmu
başı dumansız
Çok
severem günahsız
Ben
derdimi kime diyem
Aşığam
deli gönül biçare
Gönül
olmuş bir divane
Gezerim
yalın ayak avare
Ben
derdimi kime diyem.
BALAM
Bir
Çığ düştü yüreğimize balam.
Çığlıklara
boğuldu sesimiz
Gün
ortasında bir dağ yamacında
Vurulupta
düşmedi hangimiz.
Vatan
kanlı tapınak olmuş balam.
Derdimizi
kime dinletsek
Viran
olmuş bağımız ocağımız
Hangisinin
duasına yetişssek
Bir
cehennem olmuş bu kent
Her
sokağı bir kabus
Zengine
köle edilmek istenmişiz
Karşı
çıkmanın sonu mahpus
Güneş
deydi vuruldukları yere balam.
Tomurcuklar
serpildi topraklarına
Boyun
eğmedi hiçbiri zalime
Bir
umut olmuşlardı yarınlara.
GELECEĞİ
YAZIYORUM
Günü
gelecek üzeceğim seni günü gelecek güldürecek
Ne
olaylar geçecek başımızdan ağlamaklı
Neler
duyacak neler görecek neler yaşayacağız
daha kimbilir
Bunu
bilki ömrüme seni ortak seçeceğim.
Yaşanmış
ve yaşanacak hayatımıza bir damla su kadar
Temiz
ve berrak olunca işte o zaman
İşte
o zaman seni yazacağım geleceğe
Bir
demet olup açacağız ilkbaharlarda
Bir
kuş ötecek bahçemizde narin narin
Bir
su olacak verecek toprağımıza bereket
Bir
duman tütecek bacamızdan hasretliğe
Ürperen
bir kuş olacağım sığınınca koynuna
Her
şey benim olacak o zaman sana dair olan ne varsa
Başımız
dik alnımız ak karnımız tok
Ellerimizin
nasrı toprak kaldıracağız
Bir
türkü söyleyeceğiz karşımızdaki bu kente
AYRILIK
ZOR İŞ
Akşam
ayrılınca uzar gider seninle
Sensiz
geçtiğim bu yollar
Sıradan
bir hasretlik türküsü söyler
Sokak
kenarındaki ışıklar
Sigaramın
dumanı bir başka tüter
Sen
yanımda olmayınca
Gözlerim
hasretliğe uzar gider
Sigaramın
külü kalmayınca
Hani
derler ya! Ayrılık zor iş
Onu
ben her akşam yaşıyorum
Ama
her akşam daha çok anlıyorum
Seni
deli gibi seviyorum
AĞLAMA
Kaldır
artık yüreğinden korkuyu
Bilinmez
bir çaremidirki çekindiğin
Nedir
istediğin benden anlat
Yeterki
gözündeki yaşları görmeyeyim
Yaşmı
akıtmak istiyorsun illaki
O
zaman yalnız değilsin
Susma
nedir derdin benmiyim yoksa
Ağlatacaksa
seni bir daha kıskanmayayım
Bakma
bana diyorsun
Kapatma
ellerinle suratımı
Cevaplıyorum
bakışlarımla dinlemiyorsun
Korkutacaksa
bakışlarım gözlerim senin
Dinle
beni ey nazlı gülüm
Bilmemişim
aşkı senden önce ne diyeyim
Savurmuşum
yüreğimi sensiz rüzgarlara
Öldürecekse
bu sözlerim bir daha seni
Kıskanmayayım
SEVMİŞEM
SENİ
Ömür
veririm yollarına yeterki sen beni sev
Gölge
olurum dallarına yeterki sen beni seç
Dağları
delerim bu sevdama haydi sende bana katıl
Yürek
olur akarım kan durmaz damarıma
Sevmişem
seni gül dudaklım su gibi berrak
Ateş
düştü yüreğime yeterki sen söndür
Kin
ve nefretime sevginle verdin cevap
Köle
olurum kollarına düştüğüm yerden kaldır
Devirmişim
nice çınarlar bu sevdamın ahına
Düşünemez
olmuşum yeterki beni sen durdur
Seni
kaybetmek için ölümse çare
Sensiz
olmaz bunu bil yeterki sen beni öldür
Sevmişem
ben seni en temiz duygularımla
Temiz
paklanmış çıkmışsam karşına sen
Bir
of çekerim dünyaya sensizliğim isyanım olur
Günahımı
başkası almasın boynumu yeterki sen vur
ÇARE
Ne
fırtınalar gördü ömrüm
Ne
hüzünler yaşadı olur olmaz yerlerde
Ne
acılar çekti gecenin yokluğunda
Bir
sen oldun yalnızlığıma çare
Günü
geldi ağladım günü geldi sevindim
Gün
geldi sokaklarda dolaştım amaçsız
Cafelerde
kaldırımlarda meydanlarda
Bir
seni aradım kimliksiz şiirlerde
Kaç
kimseler sordu can yoldaşımı
Dermansız
kahroluşlarım oldu günlerce
Kaç
dostumu duydum yol kenarlarında
Bir
sen oldun acıma tad veren
Şimdi
sen varsın sonrada sen
Mutluluğu
bulmak için kaç sen
Kah
aç kaldım kah yarı tok
Ama
herzaman bir sen
GEL
YANIMA
Seninle
geçen o güzel günlere
Ateş
salmış penceremdeki gecelerime
Alışmış
olan hasretlik kokan tenine
Bir
çiçek ol gel yanıma
Yüreğime
yazılmış tatlı bir sevda
Bozmaya
çalışssanda yazılmış kanıma
Dayanılmaz
korkuma yer verilmiş sanma
Bir
rüya olup gel yanıma
Hasret
hasret tütersin burnumda
Dolaşırsın
sıcak sıcak damarımda
Kor
olup yanarsın bağrımda
Bir
yürek olup gel yanıma
Damla
damla akan pınara benzersin
Çiçek
çiçek açan dala benzersin
Güzel
olan herşey sana özensin
Bir
sevda olup gel yanıma
Dudağını
kurutma bırak ıslak kalsın
Yağmuru
dinleyelim aşkımız yıkansın
Efsane
olup aşkımız mazilere uzansın
Bir
destan olup gel yanıma
CİGARA
Parmağını
sarıveren cigaran olayım
Dumanımı
salıver ciğerine dolayım
Tırnaklar
nikotin tiryakisin besbelli
Olayım
filtren dudağını bulayım
Çantanda
sakla beni tutunca kokla
Dilinle
yokla beni tat olayım
Sert
gelirsem yumuşat beni
Dumanına
bakan ellerinde yanayım
Nefesini
çek kurut beni
Ne
at nede unut dudaklarında as beni
Gül
dudakta ne söner ne biterim
Müşkülüne
yeter közünde söneyim
Derdini
dağıtacaksan dumanım arşa çıksın
Çektiğin
dumandanda efkarlıyım sana doyayım
Çektikçe
iç beni söndürmeden
Başkasına
verme dibi bana kalsın
BİR
MESNETSİZ ŞİİRDİR HER AYRILIŞ
Öyle
hasretimki
Sana
Sensiz
geçen
Bu
saatlerde
Dudağım
kurur
Gözlerim
dolar
Benzim
solar
Ellerim
hissetmez olur
Tuttuğum
herşeyde
İple
çekerim ipin ucu kaçar
Kimyam
bozulur kanım Tutuşur
Bir
görüş günü misali
Bırakma
beni
Müptelayım
sevgine
Karşı
koyma
Hasretim
sıcak
Bedenine
BÜYÜ
Tut
elimden götür bizi yalnızlara
Susma
Sıkılma
Çekinme
Susma
Söyle
bana
Duymak
istediklerimi
Boz
büyünü
Benim
için
Yapma
deme bana
Anla
beni ne olur
İstek
arzudur
Olsun
Artık
gönlün razı
Hayatı
bulalım
Zevk
ile
Söndür
sigaranı
Devam
edelim
Bıraktığımız
yerden
YARINLARA
Gün
olur atılırsam birgün kavgaya
Yel
olup savrulursam boranlara
Can
olursam dostlara
Ateş
olur gelirim yarınlara
Kırık
kalple gidersem dönmezlere
Umut
olup dönersem sevgilere
Bensiz
dolaşırken gülbahçelere
Sevda
olur gelirim yarınlara
Bir
öküzse bir çift saban
Sigarandan
süzerse yalnızlığına duman
Biçersen
gönlünden sevdayı odurki yalan
Toprak
olur gelirim yarınlara
Düğün
ise davul zurna ile
Gönül
ağlar dermansız dert ile
Mendil
elindeyse çekersin bar başı ile
Halay
olur gelirim yarınlara
Düzendir
sevdalım sende katıl halaya
Tutki
elimi selam çakalım çocuklara
Türkü
çınlatalım birlikte dağlara
Direnç
olur gelirim yarınlara
2
TEMMUZ 12
Bir
temmuz akşamıydı seni gördüğümde
Yüzünde
tebessüm çekingence
Benim
yüreğim serin efil efil
Seninkinde
sükûnet havası
Güzeldi
o akşam deniz bile
Hafiften
esen bir efil hava yeni yeni ağarmış
Güleçti
yüzümüz titrerken ellerimiz
Kaçamakmıydı
2 temmuza ağlamak
Dilimde
tutukluk sende yılların şaşkınlığı
Sigaramın
dumanı karışıyordu kalabalık
Kaçışan
gözlerim kaçamaklık
Bizi
bir ömür taşımaya meydan meydan
SEVGİLİLER
GÜNÜ
Sabahın
ilk güneşine selam vermeden
Yaktım
cigaramı derin bir nefesle
Dumanını
salarken adeta
İçimi
yakan koru söndürdüm hüzünle
Gözlerimden
iki damla yaş
Aklımda
eski günler
Cafeler
yollar sahiller
Seninle
gittiğimiz heryer sensiz
Bugün
sevgililer günüymüş
Affet
beni hatırlamadığım farzet
Umutları
çiçek yerine topladım
Sana
vermiş gibi gökyüzüne saçtım
Yağmamış
karlar altındayım
Hasretin
var sensiz uzaktayım
Cama
yasla yanağını
Dışardaki
soğukların buğusu olayım
RÜYA
Dayanmış
yüreğim sevda ağacına
Dağılmış
yaprakları topluyorum güz akşamı
Bir
kuş konmuş can dalıma
Gülüyorsun
gözlerimi süzerek
Soruyorsun
bana o büyülü sözleri
Cevaplıyorum
sonra sana hiç doymadan
Sonra
ağlıyorsun gözyaşlarını saklayarak
Ağlamayı
kesip gülüyorsun aniden
Öpüyorsun
yine ve ben uyanıyorum
KORKMA
Kan
ile yangınsa bu devran
Sanmaki
bu böyle sürecek
Kendi
elleriyle öğrettiler gücenmeyi
Korkma
hevalım bunlar zulüleriyle gidecek
Sevda
ise dağbaşlarında ateş yakmak
Sana
yıldızları ben toplayacağım
Yıldızlar
inmezsse ayağına
Korkma
sevgilim ayaklarına ben kapanacağım
Sararsa
birgün her tarafını dertler
Derdin
dermanı olacağım
Kafanda
kurcalanırsa çelişkiler
Üzülme
gülüm herkesten çok bilineceğim
AŞIĞIM
YA
Yalnızlığımı
yaşadım yalnızlığınla
Hüzünlendim
yaşlı yanaklarımda
Huzuru
buldum dudaklarında
Ben
sana aşığım ya
Güldürdün
yüzümü gülsün tüm yüzün
Sevindirse
seni her sözüm
Sunarım
sana aşk bağından üzüm
Ben
sana aşığım ya
Kah
ağlayayım kah kahrolayım
Kah
güleyim kah somurtayım
Bırak
hayatı bulayım kokunda
Ben
sana aşığım ya
ÖNCE
Neydi
o senden önce yaşayamadığım
Neydi
o geride kalan yılların acımasızlığı
Sabahları
güneşe selam bile vermezdim
Sevgi
şarabını tatmadan önce
Gülün
kokusunu bilmez yapraklarını ezerdim
Sonradan
öğrendimki o gülmüş bülbüle şevk veren
Bir
uçurum hayat sanki
Düşerken
elimden tutmadan önce
Kendime
sorardım hergün bıkmadan
Yaşam
bumuydu acaba benim bildiğim
Su’
muydu Ekmek’ miydi Aş’ mıydı
Soframa
oturmadan önce
Gülmüydü
leylakmı yoksa sümbülmü
Hiçbiriydi
benim özlem duyduğum
Kokusu
sonbaharın sokaklarında
Hissetmeden
önce.
YILDIZLA
MUHABBET
Baka
kaldım o an gökyüzündeki yıldızlara
Gözlerimi
kapamadım ansızın o an
Görür
gibi oldum sonra ve sonrası
Bir
yıldız parladı sanki kör edercesine
Birden
ışık birşeylere büründü sanki
Gökyüzünden
fırlayacakmış gibi
Sustum
başımı eğdim düşündüm
Kimbilir
kaç kereler dönüp dolaştım
Aniden
gökyüzüne tekrar baktım
Yıldıza
yanaştım konuşmak için
Ne
zaman gözyaşım akarsa konuştu
Ne
zaman ağlarsam dertleşti
Hep
seni anlattım senden kalan ne varsa
Kimbilir
ne kadar uzaktı
Ama
o kadar yakındı
Geceleri
sen uyurken rüyalarını anlatırdı
Yine
sen uyurken kabuslarımdan uyanmama
SONUNUZ
YOK DİYORLAR
Sonunuz
yok diyorlar
Bilmiyorlarki
sonun başlangıcındayız
Sonun
başındayız
Uçurumun
düşmeyen ucundayız
Uçurumlar
içinde
Köprünüz
yok diyorlar
Bilmiyorlarki
gönül köprüsü
Kalbin
ötesinde sevgi ölümünü
Ulaşılmayan
denizlerin
Karasını
bulamayanlardanız
Bulduğumuz
karaların
Gemilerimizi
parçalayan
Dalgaları
olmuşuz
Sonunuz
yok diyorlar
Bilmiyorlarki
sonun başlangıcıyız
Sonsuzluğu
seçtik biz
Sonsuzluğu
SEVDA
DENİZİ
Damla
tanesi varlığında süzülürken
Hayat
aktı elimden acınacak ne çok
Hayat
varken önümde
Kendi
önüme sermeye kıyamadığım
Bir
konuşsa dalga olur
Gelir
kıyılarımı kayalıklarımdan ayırırdı
Rüzgar
eser yel olur
Başka
diyarlarda fırtına kopardı
Önümde
uçsuz bucaksız bir deniz
Kıyılar
arar durur dürbünüm
Ne
diplerde
Ne
batan gemiler ne hazineler batardı
Bir
deniz kaldı aklımda
Bir
denizin kokusu
Çevrilememiş
dillerde seviyordum
Dum
……. Ama yok
Esamesi
okunmayan yelkenlerde
OTOBÜS
Koltukların
arasında uçurumlar
Bir
döngü bir yörünge
Baksam
suç unutsam aklımda
Uzun
bir yol yollar sırıl sıklam
Koltuk
mesafesi uçurumun dibi
Sarılsam
suç bakmasam aklımda
Geçilen
her şehir bir umut
Geçmeyi
beklediğimiz her şehir bir ümit
Uzakta
karanlık kasabalar
Yaklaşsam
suç yakınlaşsam aklımda
Yolda
yağan yağmur
Yine
bir Mart
Yola
savrulan su birinkitileri
Umutlu
şehir tabelaları
Okusam
suç okursa aklımda
ÇAY
BARDAĞI
Çay
bardağı kadar’mıdırki meyilin
Tabağına
dökünce sevilsin
Zannedermidirki
çayın rengi sudandır
Su’mudurki
çayı renklendiren
Ömürdür
onu kanlaştıran
Sonuç
değilmiş nedenlerini oluşturan
Gökyüzünün
en ağlamaklı
Tapınaklarından
süzülen
Seni
kahramanmı yaptıran
Çay
bardağına döken
Seni
savaşta galip getiren
Gözyaşımı
döken ben
Sandınmıki
yenilen.
YILDIZLARIMIZ
AYAKLARIMIZDA
Gökteki
yıldızları uzak sanman
Belkide
en ahmakça tanımışlığımdı seni
Yıldızları
ayağına getiren vardı
Görülmemiş
çapsızlık ayağında
Yıldızlar
kuşanmışken
Fark
edememektir
Edemeyişini
anlar belki martılar Yada vapurlar
Kadıköy
sahilinde Adalar vapurunda
Kadıköy
sahilinde Kabataş yazısında
Hani
Haydarpaşa garı vardı
En
uzak gurbetleri var eden
Yalancıktanda
olsa bağırırken
Seni
yeneceğim İstanbul
Kahkahasında
fark etmedinmi
Yıldızlar
ayağındayken
KADIKÖY
Elin
elimdeymiş gibi sandım Sanarkende mutlu
Kadıköy
sokaklarına Çorba kaşığında daldım
Karşımda
gözlerinin içi Doyamadım bir tabak daha
Karşımda
iskeleler bu kadar iskeleler
Adalar,Beşiktaş,Kabataş
Ama
denizler seni
Sen
denizleri ben seni biliyordum
Her
gurbetin acısı her acının durağı var iken
Eskiye
gidilen hayaller yıkılan dünyalar Haydarpaşa
Bastığımız
gar sonradan ayıran olacaktı habersiz
Baktığımız
tavan süsünün sanatı
Aşkını
yazmış sanki hepimizin narin narin
8
ŞUBAT KADIKÖY
Sabahın
beşi İstanbul.Koca bir şehir koca bir yürekle
Etrafımız
amansız kalabalık.Tek kişilik miting kalabalığımın içinde
Bastığımız
onca sokak .Yürüdüğümüz onca cadde
Kadıköy
kokuyor.Her 8 Şubat
Bir
güne sığdırdık ömrü.Dizlerde derman gönülde tufan
Girdiğimiz
çıktığımız sakakları tekrar tekrar
İnadına
gülerek inadına bilerek
Hayranlıkla
baka kaldığımız Haydarpaşa
Bizi
nasılda sığdırdı bağrına sessiz vagonlarıyla
Karşımızda
vapurlar ömrümüze ayrılıklar
23
Mart Ankaraya bastığımızda anladık
ANKARA
Ankara
şehri sabaha karşı
Yüz
uykusuz göz mahmur
Ankara
sabahı hafiften ayaz gibi
Çay
buharsız çörek tatsız
Ankara
Kızılay meydanı kalabalık
Gök
yağmur yer damla seli
Bende
sevgi duvarı karşımda mertebe
Ankara
sakarya caddesi bir başkasıymış gibi
Bu
insanlar kim ben kiminleyim o kim için Ankarada
Ankara
her gelişim bir anıya kara
Bir
yanım varmış bir yanım yokmuş gibi
Yok
olmaya yüz tutmuş bir çiçek gibi
Ankaradan
önce varmış hayaller
Ankaradan
sonra çökmüş umutlar
EVREN
Evren
beni dinliyor sessiz
Evren
seni izliyor ıssız
Sahiller
boşalıyor tenhalarında
Kumun
tanesine varan ay ışığında
Yakamozlar
görünmüyor bu yerde
Denizin
sesini duymuyoruz artık
Nedense
ıssızlık nedense sessizlik
Tenhalarımı
bekliyor ansızın
Ne
saçma bu yazılar deyip geçmeyin
Saçmalık
hayatımıza bulaşmış
Deniz
bulanık gökyüzü tan kırmızısı
Sanki
ölüm yarışıyor
sanki
hayat karışıyor bir yerlerde
BELKİ
Birden
söner ışıklar
Belki
umutlarımız
Belki
Kadıköy
Belki
gezi
Belki
öğretmenlerin evleri
Belki
sosyal forumlarımız
Belki
partilerimiz
Belki
geleceklerimiz
Belki
ümitler belki hayat
Belki
ölüm belki yaşam
Belki
sürünen belki giden aşk
Belki
giderim belki beklerim
Ama
biliyorum
Hep
kanarım
BİZ
BİZE BENZİYORUZ
Ayrılığın
acısını yaşarken sularmışssın
Mutluyken
hiçbirini anlamadan yaşarmışssın
Bilmedim
bilemedin bilemiyoruz.
Sen
benden ben senden
Biz
bize benziyoruz.
Gönül
toprağını sauladım sanarken
Gün
gelir balçıktan çürütmüşsün aşkını
Bilemedim
bilemedin bilemiyoruz
Sen
benden ben senden
Biz
bize benziyoruz.
UMUT
Günüm
seni gökyüzünde
Bakar
oldum mavilerde
Mavi
gökyüzü solmadan
Tan
yerini istemez oldum
Bahtı
kapalı gün dumanlı
Sanma
unutulur anıların zamanı
Bilsemki
derman saatte
Durduralım
zamanı
HEP
AYNI
Hep
aynısın hep aynı
Gözlerindeki
bakış
Yüzündeki
yorgunluk
Sözlerindeki
anlamsızlık
Hep
aynı
Hep
aynısın hep aynı
Hayattaki
olumsuzluğun
Yollardaki
yolun
Yolcusunu
kıymetsizliğin
Hep
aynı
Hep
aynısın hep aynı
Büyük
umutların sonsuzluğu
Tuttuğun
sandığın herşeyin
Sandığından
sağlam olmadığı
Hep
aynı
SAÇMA
SAPAN
Saçma
sapan kafiyesiz kıyafetsiz
Anlamsız
yazılar yazmaya başladım
Son
zamanlarda
Hasretlik
kaleme vurmuş gibi
Kalem
kendini yazar olmuş
El
kendini çizer gibi
Gibi
gibileri dolduran vesaireler doldurdum
O
Neyseler biriktiriyor iken
Ben
Vesaireler
GEÇMİŞ
ESİNTİLER
Bu
kalp elbet
Durur.
Nefes
kurur
Ciğer
solar birgün.
Ne
yürüdüğün yol
Kalır
Nede
koşmak istediğin
Sahiller
Bir
yel kalır
Geriye
eskilerden.
Bir
esinti
Geçip
giden
Şehirlerinde.
YIKILAN
KENT
Bu
kentin sessizliği var içimde
İçimiz
ışık içimiz cadde
Her
taraf insan her taraf umutsuz
Solmuş
yüzler silinmiş gülüşler
Nice
sevdalar çöplüğünde
Çöpçüler
toplar kamyon kamyon
Sokaklar
silinir süpüre süpüre
Hatıralar
kalır geriye nede eskiciler
Bu
kentte satılır eşyalar
Kimde
kalmış esansın kokusu
Kokular
başka hayatlara sinmiş
Aynı
gökyüzüne solar nefesler
KİMBİLİR
Bak
gönül mendiline
Kaç
göz yaşı silindi kimbilir
Hangi
yaşantı bir ömür
Boynu
bükük süründü kimbilir
Bir
ömür veripte duranlar
Hangi
durakta yürüdü kimbilir
En
işlek yollarda yalnızlar
Kimseye
çarpmadan sıyrıldı kimbilir
Bak
ömrünün yıkıntılarına
Kaç
enkazda ezildi kimbilir
Ah’
de vefanın sonsuzluğunda
Kalktığı
yerden yeniden başladı kimbilir.
GEZİ
Bak
görüyormusun
Nefesini
çektiğimiz kenti
Çiçeklerini
kokladığımız kentlerde
Bütün
caddelerde sahillerde
İsyan
var isyan
Bizi
istemeyenlerin topraklarında
Bak
yayılıyor usul usul İsyan kokuları
Yitirdiklerimize
selam selam
Sekiz
isyan çiçeğimiz düştü toprağımıza
Aşık
oluyoruz en sevdiklerimize
Yakın
yakın durduramıyoruz
İçimizdeki
isyan ateşlerini
GEZİDEN
Bak
dostum Gündoğduya boylu boyuna
Güzel
insanlar çimlerin üstünde
Aşk
kokusu denizin dibinde
Gitar
telleri kalplerimizin derinliklerinde
Her
çadır bir öyküyü anlatıyor
Yerlere
yazılan yazılar Aşk’a kalem çalıyor
Kalpler
yakınuzaklar imkansızı çağırıyor
Her
sokağın hikayesi bir başkasına yazılıyor
Efsanemiz
yazılıyordu bilinmeden
Kimse
bilmiyor o bilmiyor yazılar silinmeden
Aradan
geçsede yıllar
Tarihi
yazıyorduk hissetmeden
SUSTUM
Hangi kutsal ayeti okusam gözlerinde Dinim imanım değişti.
Ben seni etimden kemiğimden ayırmaya çalıştıkça .
Yüreğimin kuytuluğuna yerleşmişsin bile sen.Yalnızım merak
etme.
Yeni birini ziyan etmemek için tanışmıyorum kimseyle
Yeni birini ziyan etmemek için tanışmıyorum kimseyle
Lakin sol göğsüme külliyen cefa getirdin şimdi herşey seninle
Elbet bir gün, şifayı kapar senin de güzelliğin
Bu gün itibarıyla şartlarımızda eşit değil .
Yamalar yetmez kumaşıma.Benim sökülüp yırtıldığım yer.
Bak gözü kara bir kışla tufanla acıyla çok sınandım
Hani sordun ya benden ne buluyorlar
diye onlar senden ne buldular bilemiyorum ama
Benim için Sen yahu çok
güzelsin.Nasıl izah etmeli bunu anlaşılır bir dille. Mesela gözlerinde bir şey
var açıklayamıyorum onu.
Sanki aynı kareye sığdırılmış
topyekün, yeryüzü ve gökyüzü.
Ama şunuda sana söylemeden bitirmeyeyim
Sol yanımdaki yaraya
Yokluğunun yaramayan yanlarıyla
tampon yapmaktanda yoruldu haniiii
Ama yinede tatlı bir yorgunluk
diyelim...
BEŞ
DAKİKA
Sosyalist
ruhuma bugün sabah
Kapitalist bir
nefes üflendi
Parça parça
oldum kaldım
Sonbaharda
bahar sabahının
Eseceğini
zannederken neylersin ...
Beni bu
dünyada hiç kimse yenemiyorda
Bu kapitalizm
hariç kapitalizme bu kaçıncı yenilgim
Ona karşı yeni
bir yenilgim daha
Hemde yürekten
yenilgim dünyada onun üzerine değer üstüne değer Tanımadığım birisi
İki elini
açarak bugün olmaz deyişi
Sanki çok
zorlamışım gibi bir kağıt parçası gibi buruşturulup atıldık
O beş dakika
için
suç benim
nerden görürsün görmezden gelde
İşine beş
dakika daha erken varsın
VAZGEÇERSEN
Sendedir suç
vazgeçmiyorsun vazgeçersen yaşam durur sanıyorsun
Kıyamet kopar sanıyorsun aslında
Vazgeçseen
varya dünya yeniden kurulur devrim olur
Vazgeçersen bu
ülkeye sosyalizm gelir
Bütün kazandıkları
paralar camlardan saçılır
O çok değer
verdikleri işleri başlarına yıkılır
Vazgeçersen
beş dakikasını ayıramayanların işleri o gün rast gitmez vazgeçmessen değil beş
dakikayı beş salisesi için dünyayı durdurmaya kalkarsın Ülkeyi yakarsın zamanı
durdurusun
İşini başına
yıkarsın vazgeçmezssen sen hiç para kazanmamış sanar Vazgeçmezssen o an ticaret
durur borsa çalışmaz ülke iflas etsin farketmez
Her şey toparlanır
varsa cesaretin..
ELİMDE
TEK KALAN
Gücendiğim
ne varsa
Hepsi
geride kalır bensiz
Anı
yaşamaktır elimde tek kalan
Avuç
içi tüylerim oldu
Hafiften
üfürmeye meyil olan
Uçuşan
tüyler misali
Hafifleyen
ruhum elimde tek kalan
Göz
pınarların akıttığı
Ne
varsa geride bırakan
Çırılçıplak yalın ayak
Aynada
gördüğüm elimde tek kalan
ÜŞÜMEK
Karsız
bir şehrin
Karlar
altından çıkıp gelen
Kimlerin
varlığına sığınmışlara sordum
Sığıntılar
altından çıkıpta kalanlara
Benden
önce hangi düzdeydin
Benden
sonra hangi hayal prensi
Bugün
seni hangi çığ çağırdı
Bak
eşkıyalar dağları tutmuş
Aman
vermeden gönülden geçirmiyor
Çığlar
altında kalanları
Kardelenler
bırakmıyor
Yiğit
yüreklerimiz
Birer
birer üşüyor
ŞİMDİ
Seninle
bir dünya kurarım şimdi
Hayale
sığarsın çıkamazsınki
Bir
gönüle muhabbet veririm şimdi
Kararsız
hakime sevap soramazsınki
Bir
gönül tutsağı görürüm şimdi
Firarine
göz yuman ben olurumki
Bir
daha girmene mani olurum şimdi
İstediğin
yerlerde gezip dolaşırsınki
Gezdiğin
her yerde anı varken şimdi
Bir
yanın eksik kalmazmıki
Sanmıyormusun
bu sokaklar
Yürüdüğün
anda bitermi sanki
HER
YÜREK NEY SESİDİR
Olmayan
bir Ney’in sesi
Üflerken
çıkar hasretin yeli
Mevlevi
gönülün himmeti
Döndükçe
bulur evreni
Yol
düşer Şems’e doğru
Uzanır
serilir hayat boyu
Celaleddin
yüreklerimiz burkulu
Bulanmazmış
aşk’ın suyu
Tutuşmuş
avuç içinde Aşk’ın harı
Dörtnala
sürmüş şems’e doğru At’ı
Her
şehir Sema düşen yıldızları
Hepimizde
Mevlana’nın Şems kahırı
NE
NEDEN NİÇİN
Gözlerim
uykuda sabah olmuyor
Saatler
geçmiş zaman durmuyor
Hangi
geçmiş geleceği andırıyor
Bilmeden
günümüz geçsede geçmiş ile
Bildiğimiz
tek gerçek yanan bir yürek
Her
akıntıya çekmişsek kürek
Tırnaklarımızı
topraklarda sökerek
Kentler
tükenir güller solar
Güller
renklenir kentler dolar
Ne
yapıyorsan yap yaptığınla kalıyorsun
Ne
Neden Niçin Niye sorularıyla
SONBAHAR MART’I
Geçen giden bir
ömür kadar hüzünlüdür sonbahar.
Şaşkınlıklar
değil hayretler içinde bal rengi
havalardayız.
Rüzgârlı
kelimelerle şişiyor sokaklar. Haddi zatında
bir kırgınlıktır
sonbahar...
Ancak orada
değiliz henüz. Henüz daha olgunluğun
gözyaşının,
kırlaşan saçların, sararan yaprakların
mevsimindeyiz.
Kemikler henüz
üşümedi ama sırtımız ürperdi.
Çıkarıp koy
mahzunluğunu masaya? Yüzüne mahur
bir ışık kondur.
Martıyı şahit tut bence.
Onlar hiç terk
etmezler seni bizi ve şehri.
Bir tür bilgelik hissi. Bird ağlayamadığımız
ne varsa
toptan bir arınma, bir sükunet bulma...
Bazen İlkbahara girecekken
MART'ta Sonbahara girer
İlkbaharda Ürperir
Yaz sıcağında
Üşür
Gelecekl Geçmiş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder