HAYALLER KÜBA ŞEKİLLER NEW YORK
Bizim bahçeden baktığımız içinde hepsinden
Sol söylemler yada İş,Emek ve Sosyal güvence hepsinin vaat ettiği şey
seçmenlerine daima çalışma özgürlüğü tabikide Aushwitz Kampının kapısında
yazanda neydi ÇALIŞMAK ÖZGÜRLEŞTİRİR.
Entelektüel yada Aydın kavramı, günümüzde bir hayli daraltılmış anlamıyla, yalnızca Akademisyen, Yazar ya da Sanatçıları kapsayacak şekilde kullanılıyor. Bu anlam daralmasıysa beraberinde pek çok sorunu ve kafa karışıklığını getirdi.
Kapitalist düzen Zihinsel Emek gerektirdiği için geçmişte içinde saygın sayılan Mühendislik, Öğretmenlik ve Büro Emekçiliği gibi pek çok mesleği standartlaştırıp yaygınlaştırdı. Bugün bu meslekleri yapan insanların ağırlıklı kesimi ile İşçi sınıfı arasında büyük uçurumlar yok. Öte yandan, Kafa Emekçilerinin yaptıkları işlerin niteliği ve sosyalleşme ortamları kol emekçilerininkinden farklı olduğu için, bu kesimleri İşçi sınıfına da dahil edemiyoruz.
İşte bu durum, yaşadığı anlam daralması ile birleşince, araştırmacılar böylesi mesleklerle uğraşan insanları nitelemek için yeni kavramlara yöneldiler. Hem bilimsel literatürde, hem de gündelik dilde kendine yer bulan “beyaz yakalılar” ya da “orta sınıf” gibi kavramlar bu ihtiyaca yanıt olarak çıktı.
Sorun burada başlıyor: “Beyaz yakalılar” ya da “orta sınıf” nitelemeleri farklı kesimlerinin durumunu belirsizleştiriyor, kafa karışıklığı yaratıyor. Beyaz yakalılara kimler dahil, kimler değil? Bir şirket yöneticisi ile üretim bandında çalışan bir mühendisi “orta sınıf” kavramı içine tıkıştırmak mümkün mü?
Haziran Ayaklanması sırasında sokakta karşılaşan bir proje yöneticisini, bir sanatçıyı ve Yüksek Öğretim Kanunu’na bağlı olarak çalışan güvencesiz bir araştırma görevlisini “orta sınıf” diye paketleyip, bunların özlemlerinden, öfkelerinden, siyasal yönelimlerinden bahsetmeye başladığımızda bilimsel bir tespit değil, alelade bir pop şarkısı yaptığımızı bilmemiz gerek.
Siyasette ve Hayatta sözün etkinliği Sıcağı Sıcağınadır.Sözün Sıcağı yerindeyken hitabeten beklenen etkinlik,İşaret edilen Nitelik’tir ve buna İsabet denir.Bu İsabet yoksa konuştuklarınız boşunadır ve bu durum siyasetçiye doğruluğu hükmeder ve bu basit bir zaman geçiştirilmesi değildir.Unutmayınızki siyasette her ihmal büyük bir Zaafın kapısın açar.
Entelektüel yada Aydın kavramı, günümüzde bir hayli daraltılmış anlamıyla, yalnızca Akademisyen, Yazar ya da Sanatçıları kapsayacak şekilde kullanılıyor. Bu anlam daralmasıysa beraberinde pek çok sorunu ve kafa karışıklığını getirdi.
Kapitalist düzen Zihinsel Emek gerektirdiği için geçmişte içinde saygın sayılan Mühendislik, Öğretmenlik ve Büro Emekçiliği gibi pek çok mesleği standartlaştırıp yaygınlaştırdı. Bugün bu meslekleri yapan insanların ağırlıklı kesimi ile İşçi sınıfı arasında büyük uçurumlar yok. Öte yandan, Kafa Emekçilerinin yaptıkları işlerin niteliği ve sosyalleşme ortamları kol emekçilerininkinden farklı olduğu için, bu kesimleri İşçi sınıfına da dahil edemiyoruz.
İşte bu durum, yaşadığı anlam daralması ile birleşince, araştırmacılar böylesi mesleklerle uğraşan insanları nitelemek için yeni kavramlara yöneldiler. Hem bilimsel literatürde, hem de gündelik dilde kendine yer bulan “beyaz yakalılar” ya da “orta sınıf” gibi kavramlar bu ihtiyaca yanıt olarak çıktı.
Sorun burada başlıyor: “Beyaz yakalılar” ya da “orta sınıf” nitelemeleri farklı kesimlerinin durumunu belirsizleştiriyor, kafa karışıklığı yaratıyor. Beyaz yakalılara kimler dahil, kimler değil? Bir şirket yöneticisi ile üretim bandında çalışan bir mühendisi “orta sınıf” kavramı içine tıkıştırmak mümkün mü?
Haziran Ayaklanması sırasında sokakta karşılaşan bir proje yöneticisini, bir sanatçıyı ve Yüksek Öğretim Kanunu’na bağlı olarak çalışan güvencesiz bir araştırma görevlisini “orta sınıf” diye paketleyip, bunların özlemlerinden, öfkelerinden, siyasal yönelimlerinden bahsetmeye başladığımızda bilimsel bir tespit değil, alelade bir pop şarkısı yaptığımızı bilmemiz gerek.
Siyasette ve Hayatta sözün etkinliği Sıcağı Sıcağınadır.Sözün Sıcağı yerindeyken hitabeten beklenen etkinlik,İşaret edilen Nitelik’tir ve buna İsabet denir.Bu İsabet yoksa konuştuklarınız boşunadır ve bu durum siyasetçiye doğruluğu hükmeder ve bu basit bir zaman geçiştirilmesi değildir.Unutmayınızki siyasette her ihmal büyük bir Zaafın kapısın açar.
Koltuk ve parti ellerindeyken ( rejim,Atatürk,Laiklik) tehlikede.olanaklar ellerinden alınınca yada beklentileri karşılanmayınca sudan çıkmış balık misali soluğu koltuk sahibi olabileceği herhangi bir yerde olur.
Koltuğu elinden alınan Muhafazakar ise olsun (davamız kazansın) nasılsa bir koltuk buluruz diyerek ilk günkü heyecanla çalışır parti ve ideoloji dersi verecek en son insanların aday adaylık sürecindeki para transferleri aklınızı uçuracak miktarda olunca yazmak zorunda kalıyor insan.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder